kitap, dizi ve film kurdu bir kızın blogu. : Ocak 2013

Kore Dramalarını tanıtmayı yarıyıl tatiline bırakmıştım. Sanırım tanıtacağım yaklaşık 10-12 k-drama var onun dışında Supernatural, Nikita, Revolution gibi amerikan dizilerini de tanıtmak istiyorum. Bilmiyorum istediğim gibi olacak mı ama olduğu kadar artık :D Bu arada alttaki videoyu fan trailer olarak görebilirsiniz. normal trailerdan daha güzel olduğu kesin ayrıca altyazısı bile var yani ingilizce biliyorsanız anlarsınız. (o kadar uğraştım bulmak için :D)

Bu sefer alıntı yapabileceğim bir konu kimse yapmamış o yüzden ben internet konusunu geçip kendim konusunu anlatacağım. Son olarak bu dramayı izleyeli 5-6 ay oluyor o yüzden tam net hatırlamıyorum.

Yaklaşık 30 yıl önce ( sanırım 30'du emin değilim) Kuzey Kore, Güney Kore'ye üst düzey politikacıların ölmesini amaçlayan bir saldırı düzenlemiş, Güney Kore'deki önemli beş politikacı bunun üzerine özel bir askeri tim yollamak istemiştir. Timlerin yola çıkıp saldıracağı sırada o zamanki başkanın bu öneriye karşı çıkmasıyla Güney Kore'ye gönderilen timdeki askerlerin hepsi kimsenin bir şey bilmemesi açısından kendi ülkesi tarafından öldürülmüştür. Ancak Lee Jin Pyo adındaki asker arkadaşının önüne atlamasıyla kurtulmuş ve bir şeye yemin etmiştir: Ne olursa olsun intikamını alacaktır.

Lee Jin Pyo orada önüne atlayan arkadaşının oğlu Lee Yoon Sung'u annesinden kaçırmış ve intikamı için büyütmüştür. Şimdi Lee Yoon Sung'un yapacağı tek bir şey vardır: Beş politikacıdan intikamını almak.

Ancak Lee Yoon Sung için işler hiç beklenmedik gidecek ve kamufle olmak için girdiği mavi saraydaki koruma Kim Na Na'ya aşık olacak, kendi kurallarına göre intikamını alacak ve City Hunter olacaktır.

City Hunter için evet aksiyon sahneleri fazla birazcık abartılı ama izlenmeyecek kadar kötü değil. Hatta bence rahatlıkla izleyebilirsiniz çünkü ben şahsen çok sevdim. İkincisi olursa kesin izleyeceklerimin arasına girer.

YAY İLK K-DRAMA YAZIMI BİTİRDİM.

XOXO.

Askere katılmak isteyen fakat uygun görülmeyen Steve Rogers, umudunu bir takım deneylere bağlamıştır. Captain Amerika adlı bu gizli deney sonunda başarılı olacak ve Steve Rogers artık Amerika’nın en güçlü ve yenilmez kahramanı olacaktır.

Eğer bir kahramanın "nasıl" kahraman olduğunu öğrenmek istiyorsanız bu filmi izlemelisiniz.

Steve'in de söylediği gibi "kendisi sadece Brooklyn'li sıradan bir çocuktur" ama onu özel yapan, diğer insanlardan ayıran şeyler vardır: Steve korkusuz, saf, ülkesi için kendini feda etmeye hazır birisidir. Ufak tefek olmasına hatta bir sürü hastalığı olmasına rağmen ikinci dünya savaşına katılmak için her türlü yola başvurmuş, Amerika'nın çeşitli yerlerinde bile başvurmayı denemiştir. Ancak ne yazık ki her seferinde reddedilmiştir ta ki yeniden orduya katılmayı denediği sırada Dr. Abraham Erskine ine tanışana kadar. Dr.Erskine Steve'in kalbini ( elbette mecazen :D) görür ve onun orduya katılmasını sağlar. Dr. Erskine'nin deneyine katılan Steve ve bu deney sonucunda inanılmaz güçlü, dayanıklı, metabolizması aşırı hızlı çalışan biri olarak çıkar. Yaptığı bir kahramanlık sonucu Kaptan Amerika adını alan Steve Hitler'in bilim örgütü olan HYDRA'a karşı savaşacak ve sıradan bir Brooklyn'li bir çocuk olarak kalmaya devam edecektir.

Ben daha önce sinemasına gitmiştim, geçen hafta kardeşimle izleyince "hadi çok geçmeden tanıtımını da yapayım" dedim. Ama harbiden çok güzel bir film. Pek fazla bir şey söyleyemem, zaten genel özeti verdim. Yalnız bence Chris Evans'ı bugünlere getiren ve dünyaya tanıtan bir film varsa o da bu filmidir. Hiç sıkılmadan izleyebileceğinizi garanti edebilirim.